Hangisi 2 Dünya Savaşından Sonra Ortaya Çıkan Iki Süper Güçten Biridir ?

Tumenbay

Global Mod
Global Mod
2. Dünya Savaşından Sonra Ortaya Çıkan Süper Güçler: ABD ve Sovyetler Birliği

2. Dünya Savaşı'nın ardından dünya, yeni bir güç dengesi ve uluslararası ilişkiler sistemi ile karşı karşıya kaldı. Bu dönemde en belirgin iki süper güç, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği (SSCB) olarak öne çıktı. Bu iki ülke, savaş sonrası dönemde, siyasi, ekonomik ve askeri anlamda dünya üzerinde büyük bir etki yaratarak, Soğuk Savaş dönemi olarak adlandırılan yeni bir uluslararası durumu şekillendirdi. Bu makalede, ABD ve Sovyetler Birliği'nin nasıl süper güç haline geldiklerine, bu süreçteki önemli olaylara ve bu güçlerin uluslararası ilişkilerdeki etkilerine dair bilgiler sunulacaktır.

ABD’nin Süper Güç Haline Gelmesi

2. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile birlikte, ABD, savaşın kazananı olarak uluslararası alanda ön plana çıktı. Ülke, savaş sırasında ekonomik olarak güçlenmiş, sanayi üretimini artırmış ve askeri gücünü önemli ölçüde geliştirmişti. Savaş sonrası dönemde ABD, Avrupa’nın yeniden inşası için Marshall Planı gibi çeşitli yardımlar sunarak, Batı Avrupa ülkeleri üzerinde nüfuzunu artırdı. Ayrıca, Birleşmiş Milletler’in kurulmasında öncülük ederek uluslararası işbirliğini teşvik etti.

ABD’nin askeri gücü, atom bombası geliştirmesiyle de pekişti. 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombaları, ABD’nin askeri gücünün sembolü haline geldi. Bu durum, diğer ülkeleri, özellikle Sovyetler Birliği’ni, kendi nükleer silah programlarını geliştirmeye teşvik etti.

Sovyetler Birliği’nin Süper Güç Olma Süreci

Sovyetler Birliği, 2. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zaferle, dünya siyasetinde önemli bir aktör haline geldi. Savaş sonrası dönemde, Doğu Avrupa'da birçok ülkeyi etkisi altına alarak, komünist rejimler kurdu. Bu süreç, Sovyetler Birliği'nin etkisini artırarak, Batı ile arasındaki ideolojik farklılıkları belirgin hale getirdi.

Sovyetler Birliği, 1949'da atom bombası geliştirerek nükleer silahlanma yarışına katıldı. Bu durum, Soğuk Savaş döneminin başlamasına neden oldu. Sovyetler, ideolojik mücadelelerini desteklemek amacıyla, dünya genelinde komünist hareketleri desteklemeye başladılar. Bu, uluslararası alanda siyasi gerilimlerin artmasına yol açtı.

Soğuk Savaş Dönemi

Soğuk Savaş, 1947 ile 1991 yılları arasında ABD ile Sovyetler Birliği arasında gerçekleşen, doğrudan bir askeri çatışma olmadan devam eden bir dönemdir. Bu süreçte her iki süper güç, kendi ideolojilerini ve sistemlerini dünya çapında yaymaya çalıştılar.

Soğuk Savaş dönemi, birçok önemli olaya sahne oldu. Bunlardan biri, 1949’da kurulan NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) ile 1955’de kurulan Varşova Paktı’dır. Bu iki askeri ittifak, Batı ve Doğu blokları arasındaki ayrımı derinleştirmiştir.

Küba Krizi (1962) ise, Soğuk Savaş'ın en kritik anlarından biri olarak kabul edilir. Sovyetler Birliği'nin Küba’ya nükleer füzeler yerleştirmesi, ABD tarafından kabul edilmezken, bu durum iki süper gücün nükleer bir çatışmaya ne kadar yakın olduğunu göstermiştir. Kriz, diplomasi yoluyla çözüldü; ancak dünya, bu dönemde nükleer savaş tehdidi altında yaşamaya devam etti.

Süper Güçlerin Küresel Etkileri

ABD ve Sovyetler Birliği, Soğuk Savaş dönemi boyunca uluslararası ilişkilerde büyük bir etki yarattılar. Her iki ülke de, kendi ideolojik bakış açılarına uygun hükümetleri destekleyerek, pek çok ülkede iç savaşlar, darbe girişimleri ve çatışmalara yol açtılar.

Örneğin, Vietnam Savaşı, ABD’nin komünizmin yayılmasını engelleme çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Sovyetler Birliği ise, birçok Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkesinde komünist hareketleri destekleyerek, Batı'nın etkisini azaltmaya çalıştı.

Bu dönemde, ekonomik rekabet de önemli bir rol oynamıştır. ABD, kapitalist ekonomisi ile dünya pazarlarında etkili olmaya çalışırken, Sovyetler Birliği, merkezi planlamaya dayanan sosyalist ekonomisini yaymaya çabaladı. Bu bağlamda, iki ülkenin ekonomik sistemleri arasındaki çatışma, dünya genelinde birçok ülkenin ekonomik politikalarını şekillendirdi.

Süper Güçlerin Çözümlenmesi ve Yeni Dünya Düzeni

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Soğuk Savaş’ın sonunu getirdi ve ABD, tek süper güç olarak uluslararası arenada önemli bir konuma sahip oldu. Bu durum, yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkmasına yol açtı. Artık tek kutuplu bir dünya söz konusuydu ve ABD, dünya politikasında önemli bir aktör haline geldi.

Ancak, bu durum, yeni uluslararası sorunları da beraberinde getirdi. ABD’nin tek başına hegemonya kurması, birçok ülke için kabul edilemez hale geldi ve bu da yeni güç merkezlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bugün, Çin gibi ülkeler, ABD ile rekabet etmek için kendi uluslararası politikalarını şekillendirmeye başladılar.

Sonuç

Sonuç olarak, 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ABD ve Sovyetler Birliği, dünya siyasetinde süper güç olarak önemli bir yere sahip olmuştur. Bu iki ülke, Soğuk Savaş döneminde ideolojik ve askeri mücadeleler ile uluslararası ilişkileri şekillendirmiştir. Bugün, bu sürecin mirası hala hissedilmektedir ve dünya, yeni güç dinamikleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Süper güçlerin ortaya çıkışı, yalnızca o dönemin değil, günümüzün de uluslararası ilişkilerini etkilemiştir.