Göz ile ilgili kısa atasözleri nelerdir ?

Mutlu

New member
“Göz” Üzerine Atasözleri: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Bağlamında Bir Bakış

Selam dostlar,

Bugün biraz farklı ama bir o kadar da derin bir konuyu konuşmak istiyorum. “Göz” kelimesiyle ilgili atasözlerini hepimiz biliriz; “Göz var nizam var”, “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur”, “Göz gördü, gönül sevdi” gibi… Bu sözler sadece görme duyusunu anlatmaz; aynı zamanda toplumun değerlerini, bakışını ve hatta önyargılarını da yansıtır.

Benim aklıma şu geldi: Bu atasözleri, toplumsal cinsiyet rollerimizi, çeşitliliğe olan bakışımızı ve sosyal adaleti nasıl şekillendiriyor olabilir? Hadi birlikte biraz düşünelim.

Gözün Anlamı: Görmek mi, Görülmek mi?

Türk kültüründe “göz” sadece biyolojik bir organ değil; algının, farkındalığın, sevginin ve kıskançlığın da sembolüdür. “Nazar” kavramı bunun en açık örneği.

Fakat “göz” aynı zamanda bir güç göstergesidir. Kimin baktığı, kimin bakabildiği, kimin “göz önünde” olduğu toplumsal dengeleri belirler.

Mesela “Gözden düşmek” deyimi, birinin itibarsızlaşmasını anlatır. Ama dikkat ederseniz, bu durum genellikle erkeklerin dünyasında “saygı kaybı” anlamına gelirken, kadınlar için “namus” veya “ahlak” bağlamında yorumlanır.

Yani toplumda kimin nasıl göründüğü, kimin görülmeye “izinli” olduğu bile cinsiyetle şekillenir.

Erkeklerin Analitik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Erkek üyeler genellikle atasözlerini daha “doğrudan” yorumlama eğiliminde.

Onlara göre bu sözler, hayatın pratik gerçeklerinden süzülmüş, gözlemle doğrulanmış tecrübeleri aktarır.

Mesela biri “Göz var nizam var” dediğinde, erkek bir forumdaş şunu söyleyebilir:

> “Bu söz, toplumda düzenin ve ölçülülüğün önemini anlatır. Yani körü körüne hareket etmek yerine analiz yapmayı öğütler.”

Bu yaklaşım, atasözlerinin toplumsal işlevini “mantıksal rehber” olarak görür.

Erkek kullanıcılar açısından “göz”, bilgi ve gözlem aracıdır.

Toplumsal eşitsizlik ya da cinsiyet dinamiklerinden ziyade, bireysel sorumluluk ve sağduyuya vurgu yapılır.

Bir başka örnek:

> “Göz görmeyince gönül katlanır.”

> Bu atasözü erkek perspektifinden bakıldığında, duygusal mesafeyi korumanın, aklı duyguların önüne koymanın bir öğüdüdür.

Fakat bu yaklaşım bazen toplumsal duyarlılığı geri planda bırakabilir. Çünkü her şeyin mantıkla çözülebileceğini varsayar, oysa bazı sorunlar —özellikle toplumsal adalet ve eşitlik meseleleri— sadece mantıkla değil, empatiyle de çözülür.

Kadınların Empati ve Toplumsal Etki Odaklı Yorumları

Kadın üyelerse “göz” temasını çoğunlukla duygusal bağlamda ele alıyor. Onlara göre göz, sadece görmek değil, anlamaktır.

> “Göz görür ama yürek hisseder”

> türünden atasözleri, kadınların dilinde sosyal bağların, duygusal farkındalığın ve karşılıklı anlayışın sembolü haline geliyor.

Kadınlar için “göz”, toplumsal görünürlüğün de metaforu. Kadınların “görülmek” için verdiği mücadele, ataerkil yapının içinde görünmez kılınmalarına bir tepki niteliğinde.

Bir kadın forumdaş şöyle diyebilir:

> “Toplumda bazı gözler görmüyor, çünkü görmek istemiyor. Kadınların emeği, çeşitliliğin zenginliği hep bu ‘seçici körlük’ yüzünden geri planda kalıyor.”

Bu bakış açısı, atasözlerinin sadece bireysel değil, toplumsal anlamda da yeniden yorumlanabileceğini gösteriyor. Kadınlar “göz” kavramını daha çok farkındalık, duyarlılık ve adalet üzerinden okuyorlar.

Atasözleri ve Çeşitlilik: Kimin Gözünden Görüyoruz?

Toplumsal çeşitlilik açısından bakarsak, atasözleri genellikle homojen bir bakış açısının ürünü.

“Göz var nizam var” gibi sözler düzeni öne çıkarırken, bu düzenin kimler için geçerli olduğunu çoğu zaman sorgulamaz.

Örneğin engellilik, etnik köken, cinsel yönelim gibi farklılıklar, bu atasözlerinin üretildiği dönemde görünür değildi.

Dolayısıyla bugün bu sözleri tekrar düşündüğümüzde, “hangi göz”ün gördüğünü, “hangi gönül”ün katlandığını sormamız gerekiyor.

Modern toplumda çeşitlilik bilinciyle baktığımızda, “göz” sadece bir organ değil; bir bakış pratiği, bir farkındalık biçimi haline geliyor.

Belki de bazı atasözleri yeniden düşünülmeli:

— “Göz görmeyince gönül katlanır” değil de, “Görmeyince anlayış eksilir” demek daha adil olmaz mı?

— “Göz var nizam var” yerine “Bakış var, empati var” demek, çağımızın ruhuna daha uygun değil mi?

Sosyal Adalet Perspektifinden Göz Atasözleri

Sosyal adalet açısından, atasözleri hem öğretici hem de eleştirel okunabilir.

Bazı sözler eşitliği teşvik eder, bazılarıysa farkında olmadan ayrımcılığı pekiştirir.

Mesela “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur” sözü, uzak kalanın unutulacağını söyler ama bu her zaman adil midir?

Toplumsal olarak dışlanan, ötekileştirilen gruplar da “gözden ırak” oldukları için mi gönüllerden siliniyor?

Bu söz, farkında olmadan görmezden gelme kültürünü normalleştirebilir.

Gözün adaletle ilişkisi de derin: “Adaletin gözü kördür” sözü Batı kültüründe vardır ama bizdeki “göz” hep aktif, gören, dikkatli bir simgedir.

Yine de sorulması gereken bir soru var:

> “Toplumun gözü gerçekten herkesi eşit mi görüyor, yoksa bazılarını görmezden mi geliyor?”

Forumdaşlara Açık Davet: Görmek Üzerine Düşünelim

Sonuçta, atasözleri bizim kültürel hafızamızın aynası. Ama o aynaya baktığımızda, herkesin yansıması eşit mi?

Kadınlar, erkekler, farklı kimliklerden insanlar bu atasözlerinde kendilerini bulabiliyor mu?

“Göz”ün dili bazen sevgi dolu, bazen yargılayıcı olabiliyor. Belki de önemli olan, nasıl baktığımız kadar neyi görmediğimizi fark etmek.

Siz ne dersiniz forumdaşlar:

— Sizce atasözlerimizdeki “göz” adaletli bir göz mü?

— Kadınların ve erkeklerin “görme biçimleri” bu sözleri nasıl şekillendirmiş olabilir?

— Yeni bir toplumda, daha eşit bir dünyada “göz” metaforunu nasıl yeniden kurabiliriz?

Belki de göz, sadece bakmak değil; birbirini fark etmek, empatiyle görmek demektir.

Ve belki de atasözlerini yeniden yazmanın zamanı çoktan gelmiştir.